Yaşam

Phaselis koylarında 6 saatlik keşif

ANTALYA – Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ‘Phaselis Antik Kenti Kalıntıları ve Bütünleşik Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi’ projesine karşı Ankara 3. İdare Mahkemesi’nde açılan dava kapsamında antik kentte ve Koylarda bilirkişi keşfi yapıldı. İki yanda Alacasu ve Bostanlık. Lideri ve iki üyesi Dokuz Eylül Üniversitesi’nde, iki üyesi Akdeniz Üniversitesi’nde görev yapan bilirkişi heyetinde arkeologlar, şehir plancıları, haritacılar ve peyzaj mimarları yer aldı.

İhaleyi kazanan firmanın Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, hukuk müşaviri ve temsilcisi de bilirkişi incelemesi sırasında bölgede bulundu. Ayrıca incelemeyi ilgili kurumlar olarak Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü temsilcileri de takip etti. Ormancılar Derneği ve Peyzaj Mimarları Odası da keşfi gözlemci olarak takip etti. Sivil toplum kuruluşlarından uzmanların hazırladığı Phaselis raporları da dava dosyasına sunuldu.

MİLLİ PARKLAR: PROJE İÇİN GÖRÜŞ ALINMADI

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın proje hakkında olumsuz görüş bildirdiği Bostanlık Koyu, incelemelerde de incelendi. Projeye karşı açılan dava kapsamında müdürlüğün belgeye sunduğu raporda, böyle bir projenin bölgede yapılamayacağı, onay aşamasında Milli Parklar Müdürlüğü’nden görüş alınmadığı belirtildi. aşamasıdır ve proje uygulanmadan önce uzun vadeli planlar incelenmelidir.

OYUNCAK: KOMİTE KARARI TEKNİK OLARAK YANLIŞ

Geçtiğimiz yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı Savunma Bakanlığı Şube Müdürlüğü görevini üstlenen Arkeolog Ahmet Naci Toy, Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun aldığı kararların teknik olarak hatalı olduğunu şu sözlerle savundu: İnşaat sürecinin Phaselis Hafriyat Dairesi Başkanlığı tarafından denetleneceği belirtilmiş ancak yönetmeliğe göre hafriyat müdürlüklerinin böyle bir denetim yetkisi bulunmamaktadır. Bu karar teknik olarak yanlıştır. Koruma Kurulu böyle bir karar alamaz. Yani burada yapılanlar sadece ilke kararlarına değil, tüzüğe de aykırıdır.

Ahmet Naci Toy’un koylardaki uygulamanın yasa ve yönetmeliklere uygun olmadığına ilişkin ifadeleri dosyaya eklendi.

ARKEOLOG VE ORMANCILAR RAPORU

Sabah saatlerinde başlayan ve saat 15.00 sıralarında sona eren keşif gezisinde, projenin bölgeye olası etkilerini tek tek anlattıklarını ve heyete yerinde anlattıklarını söyleyen dava avukatı Tuncay Koç, şu bilgileri verdi: “Heyet ile birlikte ormanda yürüdük ve projeyle ilgili tüm çekincelerimizi dile getirdik. Kıyı carretta carettalarının yumurtlama alanlarını gösterdik. Projenin uygulanacağı alanın milli park sınırları içerisinde olduğunu ve yapılan çalışmanın Milli Parklar Mevzuatı ve Kıyı Kanunu’na aykırı olduğunu anlattık. Nitekim Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı temsilcisinin Koruma Kurulu’na karşı oyları var. Bunları dile getirdik. Arkeologlar Derneği ve Ormancılar Derneği Phaselis hakkında hazırladıkları raporları belgelere sundu. Peyzaj Mimarları Odası da keşfe katıldı. Ankara’dan Kültür ve Turizm Bakanlığı hukuk müşavirinin de katıldığı keşifte, yasal mevzuata dayanarak tezlerimizi çürütecek hiçbir bilgi ortaya konmadı.”

‘Milli Park İmar Planında HASSAS ALAN’

Bundan sonraki sürecin heyetin hazırlayıp mahkemeye sunacağı rapora göre şekilleneceğini belirten Koç, “Komitenin bir ay içinde rapor vermesi gerekiyor ama ek süre talep ederlerse raporun gelmesini bekliyoruz. Eylül. Rapor yayınlandıktan sonra içeriğine göre bir yol izlenecektir. İtiraz süreci olacak ve duruşma açılacak. Mevzuat açısından son derece haklıyız ama her zaman haklı olmak için yeterli olmuyor. Savunma statüsündeki alanlar önce sahipsiz bırakılarak kirletilmekte daha sonra proje ile yapılaşmaya açılmak istenmektedir. Projeye ve Koruma Kurulu kararlarına itirazlarımızı sefer sırasında çok detaylı bir şekilde gerekçelendirdik. Birinci derece sit alanına şezlong konulamaz, restoran yapılamaz. Özellikle Bostanlık Koyu bakir bir bölgedir. Milli Parklar İmar Planında korunması gereken hassas bölgede yer almaktadır. Böyle bir alana günübirlik tesisler yapılamaz. Ayrıca bölgede herhangi bir arkeolojik veya bilimsel çalışma bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle raporun lehimize sonuçlanacağını ümit ediyoruz.”

‘CARETTALAR DENİZLE BU KOYDA BULUŞUYOR’

Bölgenin ekolojik değerinden bahseden yerel hayvan koruma görevlisi Sedef Eğilmez, antik kentin biyolojik çeşitlilik açısından çok güçlü olduğunu belirterek, devam eden yasal süreci şu şekilde değerlendirdi: “Faselis resmi bir caretta savunma alanı olmadığı için savunma alanlarındaki uygulamalar devam ediyor. burada yapılmaz. Ancak nesilleri tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bu canlıların bölgede yuvaları bulunmaktadır. Bu günlerde yavrular Bostanlı Koyu’ndan çıkıp denize doğru yürüyorlar. Koyda caretta yuvalarını ve yavruların bıraktığı izleri görmek mümkün. Yumurtlama noktalarından çıkan yavruları her gün takip ediyoruz. Onlar hakkında bir rapor düzenlenecek. Bu yolda çok ağaç kesilmeyeceği söyleniyor. Kaç ağaç kesilecek diye soruyoruz ama kesin bir rakam yok. Sadece ‘az’ cevabını alabiliyoruz. Bir bakanlık ağaçların ve o habitatta yaşayan canlıların yanmaması için günlerce uğraşırken, bir başka bakanlık devletin diğer resmi makamlarını ağaçları kesmeye ikna etmeye çalışıyor. Bu tuhaf.”

ANTİK KENTTEN KOYA YÜRÜYÜŞLER

Phaselis İnisiyatifi adına konuşan Erdal Elginöz, bölgede yapılan keşifle ilgili izlenimlerini şöyle aktardı: “Dava hakimi gerçekten adil bir yaklaşım sergiledi. Bu bizim için çok sevindirici oldu. Bakanlık, projenin Phaselis’in yükünü almaya yönelik olduğunu savunduğu için, “Hadi bakalım Phaselis’te neler var” diyerek heyet ile birlikte tüm alanı yürüyerek inceledi. Phaselis Antik Kenti’nden projenin uygulanacağı koylara kadar yol boyunca bu projenin bölgeye neden uygun olmadığına dair tüm detayları kendisine yerinde anlattık. Değerlendirme olabildiğince yerindeydi. Elimizden gelenin en iyisini yaptık. Heyet çok kapsamlı bir inceleme de yaptı. Her ayrıntı fotoğraflandı. Bundan sonra ne olacağı komisyonun takdirindedir.”

‘MİLLİ PARKLAR BİZİ ONAYLIYOR’

Phaselis’e açtıkları diğer dört davadan bahseden Elginöz, “Koruma Kurulu’nun onayladığı her revizyon için dava açtık. Aslında ilk üç davayı kazanacağız çünkü çok yüksek beton yükü olan harika projelerdi. İhaleyi alan bakanlık ve firma yetkilileri gerekçe olarak projenin revize edilerek yenilendiğini öne sürüyor. Son revizyonun çevreye ve kültürel mirasa duyarlı bir şekilde hazırlandığı vurgulanmıştır. Ama biz itiraz etmeseydik, hazırlanan ilk projeyi uyguluyor olacaklardı. Phaselis’te binlerce metrekare doğal alan beton ve taşla kaplanacaktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olduğu belirtilen Bostanlık Koyu’nun milli park sınırları içinde çok hassas bir bölge olduğunu ve ‘korunması gereken hassas alan’ statüsünde olduğunu söyledik. Nitekim Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün tespitleri de bizi doğruluyor. Uzun vadeli planda Bostanlı yapılaşmaya izin verilmeyen bir alan olarak görülüyor” dedi.

TAMİNCE’NİN PROJESİ İPTAL OLDU

Fettah Tamince’nin 2014’teki Phaselis otel projesini hatırlatan Elginöz, “O projeye dava açtığımızda otel alanında sondaj kazısı yapılmıştı. Bostanlık Koyu’na ulaşmak için yeni açılan yol da planlanan otel alanından geçmektedir. Son seferde heyet ile birlikte o yolu yürüdük. 2014 yılında o davayı böyle kazandık. O zamanlar ‘burada antik kalıntı yok, yüzeyde hiçbir şey görünmüyor’ denildi ve bölge 3. derece sit alanıydı. Bu bölgede antik kalıntılar olabileceği konusunda ısrar ettik. Yapılan kazılarda Likya dönemi ve öncesine ait mezarlar ve yerin altında büyük bir antik yapı bulundu. Alan doğrudan 1. derece sit alanına dönüştürüldü ve otel projesi iptal edildi. Mevcut projede genişletilecek olan yol da 2014 yılında sondaj ve hafriyat yapılan sahaya çok yakın.

DOKÜMANA EKLENEN İNŞAAT RESİMLERİ

Elginöz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçen yıl Phaselis’e 411 bin kayıtlı giriş vardı. Harabelere yapılan tuvaletler, son projede küçültülen Alacasu Koyu’na yapılan tuvaletlerin neredeyse onda biri büyüklüğünde. Tuvalet ve duş izni binde 2 yani bin metrekare alana 2 metrekare. Bu nedenle koyda yapılan duş, tuvalet, mescit ve kabin ünitelerinin olması gerekenden çok daha fazla olduğunu ve ağır bir beton yükü ile inşa edildiğini anlattık. Bu birimlerde 30 santimetre olduğu iddia edilen betonun üzeri ahşap ve toprakla kaplanıyor. ‘Çok az beton döküldü’ gibi muğlak açıklamalar karşısında kesin rakamları verdik. Burada inşaat başladığında 480 metrekare beton vardı. Bir kısmı söküldükten sonra geriye yaklaşık 280 metrekare beton kaldı. Temel atma sırasında ölçtüğümüz ve beton boyunu 60 santimetre olarak ölçtüğümüz görüntüler var. Ortasına 3 kat demir serilerek 3 kat beton döküldüğünü resim ve fotoğraflarla gösterdik. Bu kayıtlar belgeye dahil edilmek üzere kabul edildi.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort